Yağmura hoş geldin demelimi?
Yakalarını kaldırmış kabanının.
Ayağındaki postallar,
Rest çekiyor su birikintilerine.
Elleri cebinde,
Başı önde,
Neyi düşünür bilinmez bu delikanlı.
“Sen varsan bende varım” diyor.
Âşık mıdır nedir,
Üşütecek sersem.
Ellerini göğe kaldırmış bir çiftçi.
“şükür yarabbi” diyor.
Durmayınca birkaç gün,
Şiddetini de katınca önüne yağmur,
Heba oluyor çoluğun çocuğun nafakası.
Neden demeye korkar dilleri.
O çatlakları büyük ellerini vurur sadece dizlerine.
Sonra bir çocuk kaldırır ellerini göğe,
“Allah baba,
Çok su oldu evimiz.
Lütfen durdur artık”
Başka bir evde,
Ev hanımı anne,
Çocuğuna camın önünde bir şarkı öğretir.
“arap kızı camdan bakıyor”.
Başka bir çocuk,
Yazın evsizliği umrun da değilken;
Şimdi bir bankamatiğin camından,
Karşı kaldırımdaki arkadaşına el ediyor.
Üşüyen ellerini ise hemen cebine…
O sırada yaşlı bir amcayı misafir ediyorlar kabine.
Çekilen maaştan koskoca bir 5 ytl
Kardeş payı oluyor.
Tam otobüse binecekken itilen,
Elindeki poşeti düşüren teyzeye ne demeli?
Gitti güzelim kazak.
Ya da iten ite...
“Sırılsıklam olursun inşallah…”
Şimdi bir şehir düşün ki yağmura tutsak
Tutsak ama sevdalı.
İnsana ve olamayana,
Dertsize ve olamayana.
Zengine, ve olamayana,
Hatta kaldırımlara aşık.
Hemde sırılsıklam…
Peki bu aşka hoş geldin demelimi?
Kaan